top of page

Travma sonrası stres bozukluğu ve çözüm süreci

  • Yazarın fotoğrafı: Talha Şahin Han
    Talha Şahin Han
  • 31 Eki 2020
  • 2 dakikada okunur

Ruhsal travmalara yol açan durumlar (savaşlar, afetler, kazalar, saldırı, şiddet vb.) sonrasında oluşan ve süreğenlik kazanan stres durumu travma sonrası stres bozukluğu olarak adlandırılır. Bireyin aşırı korkmasına, dehşete düşmesine, kendini çaresiz ve aciz hissetmesine neden olan, çoğu kez olağan dışı ve bireyin kontrolü dışında orataya çıkan travmatik yaşantılar olarak adlandırılan bu yaşantılar sonrasında birey uykusuzluk, kabuslar, rahatsız edici düşünce kısır döngüleri, kolay irkilme, her an diken üstünde gibi hissetme, çabuk sinirlenme, duygularını ve tepkilerini kontrol etmekte zorlanma, kendisine ve çevresine yabancılaşma, hafıza problemleri ve unutma, zihninin sürekli yenilenen felaket senaryoları ve düşünceleri üretmesi gibi belirtilerin hepsini veya birkaçını yaşıyor ve bu belirtiler gündelik hayatını idame ettirmekte zorlanacağı yoğunluğa ulaşıyor ise kişide travma sonrası stres bozukluğu gözlemlenmektedir diyebiliriz. 

Bu belirtileri hissetmemizin temel nedeni zihnimizin savunma mekanizmasının travmatik yaşantı sonrasında uyarılarak devreye girmesi ve tehlike durumlarından bizi koruyarak uzaklaştırmaya çalışmasıdır. Bu bakımdan aslında stres hayatta kalma mekanizmamızın en önemli dişlilerinden biridir. Ancak her bireyde uyarılma ve stres reseptörlerinin vücuda ve zihne gönderdiği imaj ve düşünce yoğunluğu aynı olmadığından ve bazı bireylerde geçmiş travmatik yaşantılar da ilişkili olarak etki göstermeye başlayacağından bu savunma mekanizması bireye fayda sağlama yerine kişinin iyilik hali ve psikolojik sağlamlığını düşürme şiddetine ulaşabilmekte ve süreğen bir stres bozukluğuna neden olabilmektedir. 

Toplumumuzda; Travma yaşantıları sonucunda bireye iyi geldiği düşünülen ve yapılması gerekenlerlerle ilgili çok fazla yanlış inanış ve hatalı davranış kalıpları bulunmaktadır. Örneğin; durumu kader ile açıklamaya çalışmak, bireyin travmatik yaşantıdan kaçarak düşünmemesini sağlayacak etkinliklere yönlendirmek, zaman her şeyin ilacıdır inancı, daha kötüsü olabilirdi gibi düşüncelerle bireyi içinde bulunduğu durumu kabul etmeye zorlamak vb. Tüm bu anlık savunma düşünceleri bireyin stres durumundan geçici bir süre uzaklaşmasını sağlarken aslında stresi meydana getiren düşüncelerin zaman geçtikçe bireyin zihninde daha da köklenip güçlendirmesine neden olmaktadır. 

Travma sonrası stres bozukluğu karşısında çözüm ve tedavisi sürecinde yapılması gerekenler; öncelikle bireyin gösterdiği belirtilerin şiddeti doğrultusunda doktor kontrolü ile antidepresan kullanımına başlanabilir ve ilaç tedavi ile eşgüdümlü psikoterapi süreci yürütülmelidir. Psikoterapi sürecinde de Türkiye Psikiyatri Derneğinin önerisi doğrultusunda en hızlı ve kalıcı çözüm süreci Bilişsel Davranışçı Terapi ile sağlanmaktadır. Psikoterapi sürecinde de özellikle bireyin acizlik ve yetersizlik duyguları ve bu duyguları tetikleyen yaşantılar üzerine çalışıp bireyin işlevsiz düşünce yapısını daha dengeli işlevli ve sağlıklı bir düşünce çerçevesi içerisine oturtmak hedeflenmektedir. 

Travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bireylerde İyileşme ve tedaviye karar verme sürecinde en çok rastlanan, engel düşüncelerin; yardım alamaya çekinme, umutsuzluk, olayı hatırlamaktan kaçınma, insanlara ve kendine güvenini kaybetme olduğu gözlemlenmektedir. Bu konuda şunu unutmamak gerekir; hiç kimse mükemmel ve güçlü olmak zorunda değildir, hepimiz hayatın bize getirdikleri karşısında zorlanabilir ve tökezleyebiliriz işte bu gibi durumlarda profesyonel birinden psikolojik yardım almak iyilik halimize ve psikolojik sağlamlığımıza pozitif katkıda bulunacaktır.


 
 
 

Comments


Kendinizi önemseyin ve sorunlarınız için destek alın

Bilgi ve randevu için bize ulaşabilirsiniz

Bize ulaştığınız için teşekkür ederiz!

© 2023 All rights are preserved. Proudly created by Aida Mehonic.

bottom of page