Görme biçimleri: Kadınlar
- Talha Şahin Han
- 26 Ağu 2020
- 3 dakikada okunur
Bu yazımın çıkış noktası, 2 Ocak 2017’de kaybettiğimiz ünlü sanat eleştirmeni ve yazar John BERGER’in görme biçimleri derlemesinde geçen; ‘Erkekler kadınları seyrederler, kadınlarsa seyredilişlerini seyrederler.’ Aforizmasıdır..
Bu sözü elimden geldiğince nesnel değerlendirmeye çalışacağım, cinsiyetimin verdiği perspektifden bakmamaya özen göstereceğim ama bu değerlendirmeyi kültürel sınırlarımız içerisinde yapmayı uygun görüyorum. Çünkü kadın ve erkeğe toplum içerisinde yüklenilen görevler ve diğer insanların cinsiyet rollerine yaklaşımları, toplumlardan toplumlara ve kültürlerden kültürlere farklılık göstermektedir.
Söze geri dönecek olursak; Erkekler kadınları seyrederler, kadınlarsa seyredilişlerini seyrederler. Bu sözün bizim toplumumuzda kadın erkek ilişkilerinin büyük bir çoğunluğunu kapsadığını düşünüyorum. Avrupa'nın bireyselleşmiş kültürel yapılanmasında kadın ve erkek rollerinin, anlamlı bir farklılık göstermediğini düşünürsek bu sözün Avrupa kültüründe çok da geçerli olmadığı kanaatindeyim.
Kadın görselliği ve çekiciliği imgelemektedir zihnimizde. Her ne kadar bizim kültürel değerlerimizde bu bilişsel şemaları kabul etmeyip ötelemeye de çalışsak zihinsel örgütlenmemiz bu yöndedir. Bu zihinsel örgütlenmenin geçerliliğini test etmek adına zihninizde yer alan içlerinde kadın ve dişilik kullanılmış sizi etkisi altına alan reklam, resim, film vb görselleri aklınıza getirin. Şimdi de bu görsellerden kadın figürlerini erkek figürleriyle değiştirmeye çalışın. Çıkan sonucu kabul edemeyecek, garipseyip, öteleyeceksinizdir. Burada erkek vücudunun çekici olmaması gibi bir yargıya ulaşmak değil amacım, bu testi kadınlar da yaptıklarında onların da zihinlerinde aynı tepkileri alacaklarına eminim ki kadınlar için erkek vücudu çekici bir yargı taşımaktadır. Bu deneyimlemeden de anlaşılacağı üzere cinsiyet şemaları ve özellikle kadın vücudu kadın imgesi üzerine kalıplaşmış güçlü yargılarımız bulunmaktadır. Bu yargılar sadece erkeklerin zihinlerinde değil kadınların bilişsel şemaları arasında da bulunup onların da duygu ve düşüncelerini hatta kendilerine bakış açılarını etkilemektedir.
Kadınlar seyredilirler, hele ki bizim kültürümüzde bu seyir taciz boyutuna varacak yoğunluk ve süreğenlik taşımaktadır. Kadınların her davranışı dikkat çekmekte, bu davranışların altında gizil anlamlar aranmakta ve bazen herhangi bir anlam taşımasa dahi toplum tarafından yüklenmektedir. Bunu bir örnek üzerinden açıklamaya çalışırsak; herhangi bir sosyal çevredesiniz, burada tek başına bir kadının yüksek sesle kahkaha attığını düşünün çevredeki insanların -kadın erkek farketmeksizin-(bizim kültürümüzde erkeklerin tepkisi daha yoğun olmakla beraber) kadının bu davranışının altında bir anlam arayacak hatta kadını ahlaki yönden düşüklükle yargılama boyutuna bile vardıracaklardır durumu. O anlık çevresinde bulunan bir çok insanın dikkatini de çekecektir bu davranışı. Aynı durumu zihnimizde bir erkek için kurgulayalım, tabiki bu durumda erkek olduğunda da garipseyen veya altında gizil bir anlam arayan kişiler olacaktır, çünkü insanın olduğu yerde hiçbir sav genellenemez. Ama çoğunluğun zihinsel tepkisinin, aklına komik bir şey geldi herhalde veya serserilik yapıyor gibi düşünceler yansıtacağına inanıyorum.
Bir de üzerinde durduğumuz bu örneğe kadının gözlüğünden bakmaya çalışalım. Bu durumda kadın çevrenin bakışlarını izleyecek ve ona karşı olan sosyal tepkiye zihinsel bir tepki inşa etmeye çalışacaktır. Bu tepki kendi geçmiş yaşantıları deneyimleri ve sosyal beklentileri yönünde farklılık gösterecektir.
Peki bu zihinsel örgütlenmeye neden olan şeyler nelerdir? Kuşkusuz bu cevabı sadece bizim kültürümüzde aramak, devenin sadece kulağına bakmak olacaktır. Bu noktada yüzümüzü insanlık tarihine dönersek sorumuza sağlıklı ve doyurucu cevaplar alabileceğimizi ve resmin bütününü görebileceğimizi düşünüyorum. Sanat tarihinde büyük öneme sahip olan ressamların nü çalışmalarına baktığımızda, estetik ve çekicilik sembolü olarak kadınlar kullanılmıştır. Kadınların çıplak resmedildiği tablolar zengin erkekler tarafından büyük ilgi görmüş ve bu arz talep ilişkisi devamlılığını sağlamıştır. Erkekler kendilerine utanç ve şehvet karışımı bir duyguyla bakan çıplak kadınların her an duvarlarında asılı olması ve o kadınlara sahip olmaları onlara kendilerini daha güçlü hissettirmişlerdir. Daha sonrasında teknolojinin gelişmesiyle fotoğraf sanatında da aynı durum statükosunu korumuştur. Filmler, reklamlar, dergiler, gazeteler vb. Sosyal tutumların gelişmesine taban oluşturan bütün kitle iletişim araçlarında kadın imgesinin kullanılış amacı aynı kalmıştır. Birkaç yıllık reklam çalışmalarının bile zihnimizde kalıcı tutumlar geliştirdiğini düşünürsek kadın imajının tarihsel gelişimine baktığımızda bu bilişsel şemanın sağlamlığını, tutum ve davranışlarımıza etkisini yadsımamak gerekir.
Bizim toplumumuzda bu durumun ve kadın erkek arasındaki zihinsel şema makasının açılmasını destekleyen dini inanışlar ve kültürel öğretilerdir. Kadının bizim toplumumuzda yapabileceği yegane şey izlenişini izlemektir. Kendi içinde kendini beğenmek, değerli bulmak ama bunu yansıtamamak. Bu duygularını özgürce yaşayamamak. Çocukluğunda desteklenen beğenilme ve güzel görünme öğretisi, büyüdükçe toplumun omuzlarına yüklediği normatif ve kültürel yük ile bastırılmakta, ötelenmektedir. Konunun bundan sonrası kadın erkek rolleri ve kültürün normatif dayatmalarına doğru gideceğinden sözü çok fazla uzatmamak adına yazıyı burada bitirmek istiyorum.
BERGER’in düşüncesini kültürümüz odağında değerlendirmeye ve temelinde yatan nedenlerin hepsine olmasa da önemli gördüklerime değinmeye çalıştım. Kadın ve erkeğin kendini ve karşısındakini özgürce izleyebileceği, iletişim kurabileceği ve değerlendirebileceği yarınların olması dileğiyle...

Comentarios